Bilim adamları, bir bilgisayar bilimi alanını tanımlamak için “yapay zekâ” terimini kullanırlar. Amaç, insan düşüncesinin belirli yönlerini bilgisayarlara aktarmak ve böylece sorunları bağımsız olarak çözebilen makineler oluşturmaktır.

İnsan beynini bir bilgisayarın işlemcisine benzetecek olursak, en önemli fark, bir robotun “düşünmesi” ancak kendi bilinci hakkında düşünmemesidir. Bilgisayarlar ve robotlar programlanmıştır ve bu nedenle yalnızca ilgili geliştirici kadar akıllı olabilirler. Ancak artık kendi hatalarından ders çıkaran robotlar var, bu da kendi eylemlerini belirli bir şekilde kontrol ettikleri ve belirli hataları programlanmaya gerek kalmadan tekrarlamadıkları anlamına geliyor.

İnsan ve Bilgisayar Arasındaki Fark

İnsan zekasının yeri beyindir. Beynin ana yapı taşları nöronlardır. Her insanda yaklaşık 20 milyar tane vardır. Bunlar sözde sinapslarla birbirine bağlanır ve karmaşık bir ağ oluşturur. Bu, beynimizi çok güçlü kılan neredeyse hayal edilemeyecek kadar çok sayıda olası kombinasyonla sonuçlanır.

Ancak, bir bilgisayarla karşılaştırıldığında, insan beyni çok yavaştır. Bununla birlikte, bireysel sinir hücreleri yaralansa bile beynimiz hala sorunsuz bir şekilde çalışabilir. Bu, beynin ve bilgisayarın hala bilgiyi farklı şekilde işlemesi gerçeğiyle ilgilidir. Bilgisayar basitçe bilgiyi depolarken, beyin bu bilgiyi o anda ne algıladığına veya kişinin o anda ne hissettiğine bağlı olarak işler. Artık beynin bu özelliğini kısmen taklit edebilen bileşenler vardır.

İnsan düşüncesini yapay olarak yeniden yaratmak muhtemelen hiçbir zaman tamamen mümkün olmayacak. Özellikle konuşma işleme, robotlar için hala büyük bir zorluk teşkil ediyor. Bilim artık tek bir akıllı süper robot inşa etmekten çok, özel alanlarda eğitilmiş çeşitli yardımcılarla ilgileniyor.