Çok gezmek mi çok okumak mı henüz cevap verilememiş olsa da okumanın önemini öyle birkaç kelimeyle özetlemek pek mümkün değil. Bir tarafta basımdan yeni çıkmış tazecik yüzlerce kitap; diğer tarafta ise yılların teğet geçtiği, üzerinden asırlar dahi geçse her kesimin kendine dokunduğu bir şeyler bulabileceği nadide eserler. Hal böyle olunca kafalar da karışmıyor değil hani. Onu mu okusam bunu mu okusam diye kararsızlık ile baş etme durumu hat safhalara ulaşıyor. İşte hem kararsızlığınızı minimum düzeye indireceğiniz hem de iyi ki okumuşum diyeceğiniz bazı kitaplar;

simyacı1) Simyacı

Simyacı çağımızın en çok ilgi gösterdiği yazarlardan birisi olan Paulo Coelho’nun baş yapıtı diyebileceğimiz bir eser belki de. Kitap, diğer çobanlar gibi yaşadığı coğrafyaya esir olmanın aksine dünyayı keşfetmek isteyen İspanyol çoban Santiago hakkında. Üst üste gördüğü rüyanın temelinde Mısır Piramitlerinde bulacağı hazinenin olduğunu öğrenmesi üzerine yollara çıkar Santiago. Kitap Santiago’nun yolculuğu boyunca karşılaştığı karakterlerin birbirlerine nasihat vermesi yoluyla oluşturulmuş. Nasihatlerin başlıca amacı ise kişinin kişisel menkıbesini gerçekleştirmek. Biraz masalsı biraz da felsefeden izler bulabileceğiniz bu kitabın size öğretecek olduğu çok şey var diyebiliriz.

açlık2)Açlık

İlk kez Behçet Necatigil tarafından Türkçeye çevrilmiş olan açlık, Knut Hamsun’un psikolojik ve modern edebiyatın gözdesi olarak kabul görmüş kitabı. Her satırda açlığı dibine kadar hissedeceğiniz kitap genel olarak şunu anlatıyor; ölmek pahasına dahi olsa emek sarf etmediğin parayı kabul etme.

 

 

satranç3) Satranç

Stefan Zweig’in sık sık çok okunan kitaplar kısmında yer bulduğu ve dikkat çeken kitabı. İnsan kendini sınırladığı ölçüde sonsuzluğa da yaklaşmış demektir’ sözleriyle daha kitabın başlarından düşünmeye teşvik ediyor satranç. Nazi dönemindeki işkencelere kendisinden bilgi alma amacıyla hapis ediliyor Dr B. İşkence sahibinin cebinden çaldığı bir kitap sayesinde ise satranç öğreniyor. Dr B’nin daha sonra kendi beyniyle nasıl satranç oynadığını ve nasıl strateji geliştirdiğini okuduğunuzda ise şaşkınlığın ve bilinmez bir hazzın iliklerinize işleyişine şahit olacaksınız. Kitap genel olarak Nazi işkencelerinin hisleri nasıl körelttiği ve hiçlik ile özetlenebilir. Bir soluk anınızda okuyabileceğiniz kısacık ama dolu dolu olan satranç okuduğunuz anda en sevdikleriniz listesine girecektir mutlaka.

bülbülü öldürmek4)Bülbülü Öldürmek

Harper Lee, karakteri Atticus Finch aracılığıyla der ki; başkasının yüzüne bakabilmek için önce kendi yüzüme bakabileyim. Kitabı Atticus Finch’in kızının dilinden kaleme almış olan; eşitlik, adalet ve ayrımcılık gibi sözcükleri kendine has tarzıyla anlatan yazar ortaya inanılmaz bir eser koymuş